Gürültüye Bağlı işitme Kaybı (GBİK)
Gürültü Nedir?
Gürültü, birbiri
arasında uyum bulunmayan, rahatsız edici, istenmeyen ve kişi üzerinde olumsuz
etkileri olabilen seslerdir. Ancak çevremizde bulunan tüm sesler gürültü
değildir. Örneğin, rock müzik bir kişi için gürültü sayılabilir ancak diğer bir kişi
için ise bir sanattır. Gürültü bu yönüyle bireyler arasında farklılık
oluşturabilir.
Gürültü, subjektif
olmasına rağmen şantiye sahalarındaki sesler, inşaat alanlarındaki sesler,
fabrika sesleri vb. sesler herkes için gürültü sayılmaktadır ve bu seslere
maruz kalmak kişi üzerinde olumsuz etkiler bırakabilir.
![]() |
Resim 1: Çevresel gürültü kaynakları. |
Gürültünün olumsuz
etkilerini dört başlık altında inceleyebiliriz.
Fiziksel Etkileri:
Geçici ve kalıcı
işitme kayıpları.
Fizyolojik Etkileri:
Solunumun
hızlanması, kalp atışında ritim bozuklukları, kan basıncının artması, dolaşım
sistemi bozukluları, ani refleks vb.
Psikolojik Etkileri:
Aşırı sinir ve
stres, davranış bozuklukları, öfke, sabırsızlık vb.
Performans Etkileri:
Konsantrasyon
eksikliği, iş veriminin düşmesi vb.
Gürültüye Bağlı işitme Kaybı (GBİK):
Gürültüye bağlı
işitme kaybı, yüksek şiddetteki seslere maruz kalma sonucu işitme yapılarında
meydana gelen fonksiyonel bozukluklardır. Karakteristik olarak 90 dB ve
üzerinde sese maruz kalma sonucu oluşan, genellikle bilateral ancak asimetrik
de olabilen sensörinöral işitme kayıplarıdır.
Yüksek şiddetteki
sese maruz kalma sonucu oluşan GBİK, en çok iç kulak yapılarında deformasyona neden olur. İç kulakta koklea ve tüylü hücrelerin deformasyonu sonucunda işitme kaybı gelişir. Kokleada ilk olarak 4000 Hz ve civarındaki
frekansları etkiler. Bunun nedeni baziller membran, kokleanın bazal kısmında
dar ve gergin; apeks kısmında geniş ve incedir. Kulağa gelen yüksek şiddetteki
ses bazalde baziller membranın yapısından dolayı daha yüksek mekanik titreşim
oluşturur ve yüksek frekansa duyarlı olan bazal kısım tahrip olur. Ancak tipik olarak 500 Hz
ve altındaki frekanslar korunur.
![]() |
Resim 2: Bazillar membranın yapısı. |
Gürültüye bağlı
işitme kayıpları sensörinöral tipte olduğu için tedavisi yoktur ancak gürültü
olmaksızın progresyon (ilerleme) göstermez. Bu nedenle işitme kaybını stabil tutabilmek
için gürültüden korunmak oldukça önemlidir.
İç tüylü hücreler
koklea içerisinde destek hücreleri (support cells) ile sarılı ve sabittirler ancak dış tüylü
hücreler tektoriyal membrana bağlı oldukları için sürekli hareket halinde ve
destek hücreleri ile sarılı değillerdir. Bu nedenle koklea içerisinde
gürültüden en çok etkilenen yapı dış tüylü hücrelerdir.
Gürültüye bağlı
işitme kaybı yaşayanların en çok yakındıkları diğer bir durum ise tinnitustur
(kulak çınlaması). Gürültüye bağlı işitme kaybı yaşayan hastaların yaklaşık %50’si işitme kaybı ile birlikte tinnitustan yakınmaktadırlar. Günümüzde tinnitusun neden oluştuğu tam olarak bilinemese de bu konu hakkında birçok çalışma yürütülmektedir.
![]() |
Resim 3: Gürültüye bağlı işitme kaybına ait odyogram örneği. |
Gürültüye bağlı
işitme kayıpları temel olarak üç başlık altında incelenir:
Geçici Eşik Kayması
Kalıcı Eşik Kayması
Akustik Travma
Geçici Eşik Kayması:
Geçici eşik kayması, yüksek şiddetteki seslere kısa bir süre maruz kalınması sonucu oluşan işitme kaybının,
seslerin ortadan kaldırıldıktan bir süre sonra tekrar eski haline
dönmesidir. Diğer bir deyişle kısa süreli gürültüye maruz kalma sonucunda işitme sisteminde meydana gelen yorulmadır.
Geçici eşik kayması
süresince yüksek frekanslardaki işitme kaybı ile birlikte kulakta dolgunluk
hissi ve tinnitus oluşabilir.
![]() |
Resim 4: Geçici eşik kayması oluşan tüylü hücreler (A) ve bir hafta sonraki halleri (B). |
Geçici Eşik Kayması Nasıl Oluşur?
Herhangi bir ses
uyarımı sonucu koklea içerisindeki tektoriyal membran hareket eder vee mekanik
olarak dış tüylü hücrelerin iyon kanallarını açmasını sağlar. Buna 'Mekanoelektrik Transdüksiyon' denir. Bunun sonucunda dış tüylü hücrelerdeki iyon
değişikliği sonrası işitsel uyarımlar gerçekleşir. Ancak gürültü maruziyeti
sonucunda tüylü hücrelerdeki mekanoelektrik transdüksiyon kanalları geçici
olarak kapanır ve iyon değişikliği gerçekleşemez ve işitsel uyarımlar oluşmaz.
Geçici eşik kaymasının nasıl oluştuğu bu şekilde açıklanmaktadır.
Kalıcı Eşik Kayması:
Kalıcı eşik
kayması, yüksek şiddetteki seslere uzun süre maruz kalınması sonucunda iç
kulaktaki tüylü hücreler hasar görür ve sayısal olarak azalır, buna bağlı olarak bireyde kalıcı işitme kaybı meydana gelir.
![]() |
Resim 5: Kalıcı eşik kayması oluşan tüylü hücreler (A) ve bir hafta sonraki halleri (B). |
Kalıcı eşik
kaymasına bağlı olarak meydana gelen işitme kaybı, gürültüye maruz kalınan
süreye ve sesin şiddetine bağlıdır. Tek seferlik gürültüye maruz kalma daha çok
geçici eşik kaymasına neden olurken, sıklıkla gürültüye maruz kalma kalıcı eşik
kaymasına neden olmaktadır.
Akustik Travma:
Akustik travma,
kısa süreli ve ani bir sesin kulağa gelmesi ile oluşan işitme kaybıdır.
Normal bir kulakta
yüksek şiddetli seslerden korunmak için özel bir refleks devreye girer. Akustik
refleks denilen bu refleks, kulağa gelen yüksek şiddetli sesleri baskılayarak
iç kulağı korur. Ancak akustik travmada yüksek şiddetli sesler çok ani
geliştiği için akustik refleks devreye girmeden önce iç kulağa ulaşır ve sesin
şiddetine de bağlı olarak kalıcı ve geçici eşik kaymasına neden olur.
Gürültüye Bağlı İşitme Kaybı (GBİK) Riskini Artıran Faktörler:
- Yaşlılık
- Ototoksik ilaç kullanımı
- Diyabet
- Açık ten
- Sigara kullanımı
- Kalp ve damar hastalıkları
- Yetersiz beslenme
- Cinsiyet
- Genetik Yatkınlık vb.
Gürültüye Bağlı İşitme Kaybında (GBİK) Tanı ve Tedavi:
Gürültüye bağlı
işitme kaybının tanılanmasında ilk ve en önemli adım hastadan ayrıntılı bir anamnez (hikaye) almaktır.
Ayrıntılı bir anamnez alındıktan sonra hastaya odyolojik test bataryaları
uygulanır.
GBİK hastalarında
tipik olarak 4000 Hz’de çentik yapan saf ses odyometrisi ve düşük seviyelerde konuşmayı
ayırt etme skoru (SD-speech discrimination)
görülür. Bu bulguların varlığı, alınan anamnez ve diğer patolojilerin
ekarte edilmesi GBİK tanısı koyulmasını sağlar.
Özet olarak, gürültüye maruz kalma sonucunda hastada geçici eşik kayması oluşmuş ise hastaya istirahat etmesi ve
gürültüden uzak durması önerilir. Kalıcı eşik kayması oluşmuş ise hastanın işitme
kaybı tedavi edilemez (corti organındaki hasar dışında kulak zarı yırtılması,
kemik zincirde hasar vb. durumlarda hastaya medikal ve cerrahi tedavi
uygulanabilir). Hastanın işitme kaybına bağlı olarak işitme cihazı önerilir ve
gürültülü ortamlarda bulunmaması gerektiği söylenebilir. Ayrıca hastaların
belirli aralıklarla kontrole gelerek işitme kaybının seyri takip edilmelidir.
0 Yorumlar